MADENLER OLMASAYDI

Şöyle bir düşünün, dünyada bulunan yeraltı zenginliklerini-madenleri bu güne kadar çıkarmadan, onlardan yararlanmadan, yaşamaya devam etseydik acaba bugün hangi çağda ve nelerden mahrum olarak yaşardık?

Madenciler kömürü, petrolü, doğalgazı, uranyumu keşfedip bulundukları yerden çıkarıp işlemeselerdi, bugün yeryüzünde tek bir yeşil ağaç kalır mıydı?

Yeryüzünde yaşayan altı milyar insan ve yüz binlerce sanayi tesisi ısınma ve enerji ihtiyacını karşılamak için ormanlardaki ağaçları kesip bu ihtiyaçlarını karşılamak zorunda kalacaklarından, yeryüzünde tek bir yeşil ağaç kalmazdı.

Ormanların yok edilmeden bu güne kadar ayakta kalmasını madencilik faaliyetlerine borçlu olduğumuzu kesinlikle unutmamalıyız.

Etrafınıza bir bakın kullandığımız her türlü malzemenin yaklaşık yüzde 80’lik bir bölümü mutlaka bir madenden yapılmıştır. Çay içtiğimiz bardak, yemek yediğimiz çatal, kaşık ve bıçak, kullandığımız araba, bilgisayar, cep telefonu, televizyon, klima, uçak, gemi, motor gibi aklınıza gelen her türlü konfora yönelik alet ve edevat ile günümüzde kullandığımız ve çevremizde her zaman gördüğümüz her türlü malzeme mutlaka bir veya birçok madenden yapılmıştır.

Barınma amacıyla kullandığımız ve ömrümüzün büyük bir bölümünü geçirdiğimiz evler çimentosuyla, mermeriyle, seramiğiyle en önemlisi de taşıcıyı olan demiri ve içinde kullanılan her türlü eşyasıyla birçok madenin kullanılması sonucu elde edilmiştir.

Günümüzde insanoğlunun vazgeçilmezlerinden olan elektrik enerjisinin (hidrolik, nükleer,  rüzgar, güneş ve doğalgaz)  üretiminden taşınmasına kadar her türlü malzeme bakır ve alüminyum başta olmak üzere mutlaka bir madenden üretilmiştir.

İnsanoğlu doğumundan başlayıp ölünceye kadar mutlaka birçok maden kullanmakta bu dünyadan da başına dikilen bir mermer taş ile göçüp gitmektedir.

İnsanoğlu bugüne kadar olan tüm medeniyetini taşa yazmıştır. İnsanlık taş ile bilinen her türlü malzemeden daha önce tanışmıştır. Taş insanlara önce av malzemesi daha sonra ise barınak olmuştur. İnsanlık medeniyete (yerleşik düzene) Yonta ve Cilalı Taş devirleri ile geçmiştir. Medeniyet geliştikçe insanlar taştan saray, han, hamam, ev, heykel ve ibadethane inşa etmişlerdir. Antik Çağ’da taşı en çok ve en güzel kullanan ülkeler diğer ulusları egemenlikleri altına almıştır. Daha sonraki çağlarda ise yeraltı zenginliklerini en iyi kullanan ve bunlardan en fazla yararlanan ülkeler diğer ülkeleri denetimleri altına almıştır.

Dünyanın geldiği bu son teknolojik dönemde yeraltı zenginliklerinden yararlanılmadan bir yaşam hayal bile edilemez.

Bunun için çok akıllı davranmalı Yeraltı zenginliklerimiz üzerinde oturan bunlardan yararlanmayan fakir halk yerine, elimizde bulunan madenleri dünyada kullanılan en son teknolojiler ile yeryüzüne çıkarıp hem ülkemizin gelişmesine hem de halkımızın refah seviyesinin yükselmesine yardımcı olmamız zorunludur.

Comments are closed.