Dünya’nın Gelişmiş ve Varlıklı Ülkelerinde Madencilik
Ülkemizde yer altı zenginlikleri tam anlamıyla değerlendirilememektedir, yapılan az sayıda çalışmada ise firmalar neredeyse kendi içlerine kapalı bir şekilde faaliyetlerini sürdürmektedirler. Konunun dışında kalan halk bir yana, sektör mensupları bile çoğu zaman gelişmelerden çok geç haberdar olmaktadırlar. Gerek ulusal medyada yayınlanan ve bilgi hataları içeren haberler,gerekse çeşitli grupların sektöre karşı yürütmekte oldukları kampanyalar firmaların içlerine kapanmasına gerekçe olarak gösterilebilir. Hal böyle olunca madencilik sektörü hakkındaki bilgi kirliliği ve ön yargılar had safhaya ulaşmaktadır.Bu noktada sektörün içine kapanmak yerine sesini daha gür çıkarması, sektör mensuplarının kendilerini daha net bir şekilde ifade etmesi gerekmektedir. Ön yargıların yıkılması için madenciliğin ülke ekonomisine katkıları ortaya konmalıdır. Madenlerin önemi ve bu alandaki istihdam potansiyeli gözler önüne serilmelidir. Firmalar kendilerini ve madencilik faaliyetlerini halka şeffaf bir şekilde anlatmalı, onları her fırsatta bilgilendirmelidirler.Bu noktada yine basın/yayın kuruluşları ile iyi ilişkiler kurulmalı ve her türlü imkan seferber edilmelidir.
Dünyanın gelişmiş ve varlıklı ülkeleri, bu gelişmişliklerini büyük oranda madencilik faaliyetlerine borçludurlar. Doğal kaynakların insan ve toplum yaşamındaki önemi bilinmektedir. Yaşamı fonksiyonel hale getiren araç ve gereçlerin % 99’u doğal kaynaklardan, özellikle de madenlerden sağlanmaktadır.Toplumların refah ve gelişmişlik düzeyleri ile madencilik faaliyetleri arasında çok yakın bir ilişki bulunmaktadır. İnsanlar ilk çağlardan itibaren madencilik faaliyetlerine ve madenlerden yararlanmaya başlamışlar, bu faaliyetlerin sonucunda da medeniyetin doğuşunu sağlamışlardır.Uzay çağı ve sanayi ötesi bilgi toplumunun doğuşu da, maden ürünlerinden sağlanan özel metal, alaşım ve malzemeler sayesinde gerçekleşmiştir.Günümüzde gelişmişliğin göstergeleri olarak nitelendirilen Demir-Çelik, enerji ve tarım ürünleri üretimindeki devamlılık büyük ölçüde madencilik ürünleri ile sağlanmaktadır. Bilindiği gibi Demir-Çelik’in hammaddeleri, demir cevheri ve kömür, enerji hammaddelerinin % 75-80’i maden ürünleri olan, kömür, petrol, doğalgaz gibi fosil yakıtlar ve uranyum’dur. Tarım’ın ana girdisi olan gübre üretiminde kullanılan hammaddelerin % 90’ı madencilik faaliyetleri sonucunda elde edilmektedir. Ayrıca, tüm sanayi dallarının ürünlerinde veya kullandıkları araç ve gereçte, doğrudan veya dolaylı olarak maden ürünlerine ihtiyaç vardır. Seramik, metalurji, cam refrakter sanayileri ve inşaat sektörü başta olmak üzere; dolgu maddeleri, doğal boyalar, süzücüler, aşındırıcılar, değerli taşlar, sondaj çamurları, gübre, elektronik ve kimya endüstrilerinin en önemli girdisi madenlerdir.İnsan ve toplum hayatında bu denli ve vazgeçilmez bir yer tutan madencilik, gelişmiş ülkelerin bugünkü teknoloji ve refah düzeyine ulaşmalarında en etkin rolü oynayan faktördür. Nitekim, doğal kaynaklarından yeterince yararlanamayan toplumlar bu gün geri kalmış veya gelişmekte olan ülkeler gibi sıfatlarla tanımlanmaktadır. Özetle, maden varlıkları, ülkelerin en önemli ekonomik güçleri olup, kalkınmanın dayandırılacağı gerçek kaynaklardır.
Anayasa´nın 168. Maddesinde göre Tabii Kaynaklar Devletin tasarrufu altındadır.Çevre Kanunu´nda da bu faaliyeti yapanların rapor hazırlama mecburiyeti vardır.Ayrıca yapılan faaliyetler Çevre Bakanlığının denetimi altıdadır.Madenlerin hayatın vazgeçilmez değerleridir “Madenleri hayatımızdan çıkarırsak ne olur? Her aşamada her şeyin temelinde madenler var. Madenlerden vazgeçmemiz mümkün değildir. Çevre de bizim için çok önemli. Onun için ikisini birlikte götürmek için kuralları ortaya koymamız gerekiyor. Ya madencilik ya çevre dayatması söz konusu değildir.Çünkü madenlerde teknik denetim vardır.Madencilik ve Taş Ocakları faaliyetleri sırasında kötü örneklerin iyi hizmet veren şirketlerin yaptıklarına gölge düşürmektedir.“Madenler, ülkemizin yer altındaki en büyük zenginlikleridir. Aynı zamanda çevre de bizim olmazsa olmazlarımızdandır. İkisi de birbirine uyumludur.Biz bu iki unsuru birbirine hasım etmemeliyiz.Madencilik bizim için büyük nimet Madencilik çevre sorunları ile birlikte anılmaktadır,gelişen teknolojiye karşın madencilik konusunda şüpheler bulunmaktadır.2 binlerin başında yarım milyar olan ihracat geçen yıl 3,8 milyar doları buldu. Bu kadar yüksek bir ekonomik, sosyal ve çevresel bedel ödeyerek üretilen madenlerin daha ekonomik olması için çaba göstermeliyiz.Türkiye’nin hemen her alandaki hassasiyetlerinden biri olan sürdürülebilirlik, maden ve çevre ilişkisinde de net olarak karşımıza çıkıyor. Maden Kanunu´nda yakın bir geçmişte yapılan değişiklikler mevzuatı AB normlarına taşımış olsa da uygulamada daha büyük hassasiyetler devreye sokmamız şarttır. Madencilik işinin iyi iletişimini sağlamanın da en az kendisi kadar önemli olduğunu unutmamak lazım. Madencilikte yaptığımız ihracat ham madde ihracatıdır. Bu yüzden katma değerimizi bu konuda yükseltmeliyiz.